Ana Sayfa Manşet SÖZCÜ: BOZGUNCULUĞUN KALESİ

SÖZCÜ: BOZGUNCULUĞUN KALESİ

1486

Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek dün akşam(01.05.2021) Haber Global kanalında Bahar Feyzan’ın sunduğu “Karşı Mahalle” isimli programa konuk oldu. Programda bulunan Sözcü gazetesi yazarı Aytunç Erkin’in akıl almaz iddialarına tanık olduk. Aytunç Bey’e göre Sözcü gazetesi hiç HDP’ye oy çağrısında bulunmamış, HDP’ye kalkan olmamış, FETÖ ile yan yana durmamış, Doğu Akdeniz’de, Kafkasya’da, Suriye’nin ve Irak’ın Kuzeyinde ABD ve işbirlikçilerine karşı savaşan Türk Ordusuna karşı bozgunculuk yapmamış. Emin Çölaşan, Necati Doğru gibi yazarlar ise Türkiye’nin kalesi imiş. Aytunç Bey çalıştığı gazetenin bozguncu manşetlerini ve yazılarını aldığı maaşın etkisi ile göremiyor olsa gerek. Oysa Sözcü gazetesi; Türk Devleti ve Türk Ordusunun her savaşında, PKK’yı hendeklere gömdüğünde, Suriye’nin Kuzeyinde ABD’nin koridorunu kestiğinde, FETÖ’ye operasyonlar yaptığında destekleyici tavır almak bir yana bozgunculuk merkezi olmuştur. Sözcü gazetesinden önce Aytunç Bey’in kendisi de HDP’yi kurtarma telaşına girdiğini unutmuş gözüküyor. Neler yazmıştı Aytunç Bey hatırlatmakta fayda var:

  • Aytunç Erkin, Sözcü gazetesinde yayınlanan 3 Mart 2021 tarihli “HDP’nin Kodları” adlı yazısında Demirtaş’ın sözlerini “analiz” ediyor. Erkin, tam da PKK’nın ezildiği ve HDP’nin kapatılmasının yakıcı bir şekilde gündeme geldiği dönemde kaleme aldığı yazısında Demirtaş’ın “… Silahı ve şiddeti çözüm yöntemi olarak görmek yerine demokratik siyaseti esas almamız gerekir. Demokratik siyasetten vazgeçilemez. Sorumluluk sahibi siyasetçiler kesin ve kalıcı çözümün alt yapısını, zaman kaybetmeden oluşturmak zorundadır…” vurgularına dikkat çekmiştir. Demirtaş’ın bu sözleri ile “silahlı çatışma çözüm değil” vurgusu yaparak; ağır darbeler alan ve operasyon yeteneklerini kaybeden PKK’yı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin darbelerinden kurtarmak amacında olduğu açıktır. Ancak Aytunç Bey, kör Erdoğan düşmanlığından olsa gerek bu açıklamanın, Demirtaş’ın PKK’ya karşı bir eleştirisi olduğunu iddia ederek sözlerinin önemli olduğunu vurgulamıştır.
  • Aytunç Bey yine aynı yazısında, Demirtaş’ın “Orta Doğu’ya yönelik dış müdahale ve hesapların önüne geçebilmenin yolu da içeride ve dışarıda Kürt halkıyla yeni bir stratejik birliği sağlamakla mümkün olur. Başarısız olmuş çözüm süreçlerinden yola çıkarak siyasi çözüm arayışlarından vazgeçmek doğru olmaz. Öncelikle, siyasette yeni bir çözüm anlayışı ile dilinin geliştirilmesi ve somutlaştırılması gerektiğine dikkat çekmek istiyorum. Yazımın başında belirttiğim gibi, silahı ve şiddeti çözüm yöntemi olarak görmek yerine demokratik siyaseti esas almamız gerekir.” sözlerini emperyalizme karşı bir duruş gibi gösterme acizliğine düşmüştür. Oysa burada Demirtaş; PKK’nın ezildiği müddetçe bölgeye dış müdahaleler olacağını belirtip, bunun önüne geçmek istiyorsanız “bizi ezmeyi bırakıp yeni bir çözüm sürecini başlatın” demektedir. Görüldüğü üzere Aytunç Bey, Erdoğan düşmanlığı yüzünden bilimden ve gerçeklerden bağını o kadar koparmış ki HDP’nin örgütsel olarak PKK’nın emir komuta zinciri altında çalıştığını unutmuş ve emperyalizmden, PKK’dan ayrı bir HDP tavrı hayallerine kapılmış ve bu hayalleri ile HDP’yi aklama telaşına düşmüştür.
  • Yine Aytunç Erkin 11 Mart 2021 tarihinde Halk TV’de yayınlanan “Açıkça” isimli programda, açıkça Türkiye’yi bölme sürecinin politikası olan Çözüm Sürecinin tekrardan yapılması gerektiğini savunmuştur. “Silahların bırakılıp, barıştan yana bir çözüm” dileğinde bulunarak, TSK tarafından ağır darbeler alan PKK’yı kurtarma telaşına düşmüştür. Ve PKK’nın silahlı olarak ezilip, ayakta kalmak için HDP’ye dayandığı, HDP yoluyla siyasi propaganda yaptığı, asker topladığı, maddi kaynak yarattığı bir ortamda; “HDP kapanırsa PKK güçlenir” deme gafletine düşmüştür.
  • Aytunç Bey’in “Türkiye’nin kalesi” dediği Emin Çölaşan ise HDP’yi aklama, destekleme konusunda oldukça istekli. Bulduğu hiçbir fırsatta HDP/PKK’yı desteklemekten kaçınmamış. Emin Bey 31 Mayıs 2018 tarihli “HDP Olayı” isimli yazısında; 6-7 Ekim olaylarında onlarca şehit vermemize neden olan olayları başlatmasına, lideri olduğu partinin belediyelerinin PKK’ya açıkça destek vermesine, birçok kez “Apo’nun heykelini dikeceğiz” gibi bölücü söylemlerde bulunmasına rağmen bölücülük suçu yokmuş! Emin Bey yine yazısının devamında Demirtaş’ın “Cumhurbaşkanı adayı olmasına rağmen içeride olmasını Batı’ya kabul ettiremeyiz” diyerek Demirtaş’a sahip çıkmıştır. Yazısının sonunda ise “HDP barajı geçemezse AKP’ye yarar”, “HDP barajı geçerse AKP zor durumda kalır” temellendirmeleriyle HDP/PKK’ya barajı atlatmak istemiştir.
  • Yine Emin Çölaşan 23 Haziran 2018 tarihli “Yarın son!” yazısında da PKK’nın siyasi uzantısı olan HDP’ye oy isteme görevine bu şekilde devam etmişti:

“Şimdi burada seçimin çok önemli olan iki önemli anahtarından da söz etmek gerekiyor. İlki, yurtsever ülkücü kesimin büyük bölümünün, “Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarımızın altına aldık” diyen Recep Bey ve partisine oy vermeyeceği kesin. (Devlet Bahçeli elbette hariç!) İkincisi, pek çok kişi “Oyum cumhurbaşkanlığında Muharrem Bey’e, ya da Meral Hanım’a” diyor ama sonra ekliyor: “HDP Meclis’e girmeyi başarırsa AKP iktidar olamıyor. Dolayısıyla Meclis seçiminde oyum HDP’yedir” Bu iki şık gerçekleştiği takdirde gerek Recep Bey ve gerekse partisinin kazanma olasılığı daha da azalacaktır.”

  • Emin Bey 19 Mart 2021 tarihli “Zamanlama manidar” yazısında ise HDP’ye kapatılma davası açılması sonrası “AKP iktidarı olumsuzlukları unutturmak için dava açtı”, “ABD ve AB bize tavır koyacak tatsız şeyler olacak” diyerek HDP’nin kapatılmasına karşı rahatsızlığını belli etmiştir.
  • Emin Çölaşan için sadece HDP/PKK’yı aklamış, desteklemiş dersek kendisine haksızlık etmiş oluruz. Emin Bey ayrıca FETÖ’yü de aklama çabalarına girmiştir. 26 Aralık 2013 günü Sözcü gazetesinde çıkan röportajında “Bizim başaramadığımızı cemaat başardı” diyerek FETÖ’nün operasyonlarını alkışlamış, 29 Ekim 2015 tarihli “Şimdi cemaati savunma” isimli yazısında ise FETÖ’ye karşı yapılan operasyonların demokrasiye aykırı olduğunu iddia etmiş ve hukuksuzluklara karşı “cemaatin” savunulması gerektiğini belirtmiştir.
  • Aytunç Erkin’in “Türkiye’nin kalesi” olarak nitelediği bir diğer isim olan Necati Doğru ise 8 Ekim 2014 tarihli “Bataklık Türkiye’ye girdi” isimli yazısında Türkiye’nin ABD planlarını bozguna uğratmak için gerçekleştireceği operasyonlar için bataklığa giriliyor demiştir. Yine Necati Doğru, Sözcü gazetesinde 19 Mart 2021’de yazdığı yazıda; “HDP’yi ‘Siz de PKK’lısınız’ diye kapatmak en çok yurt içinde can çekişmekte olan PKK’nın işine gelir.” demiş ve PKK’nın güç kaybetmesi için HDP’nin liderliğinin güçlendirilmesi gerektiğini iddia ederek, terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı olan HDP’nin kapatılmasına karşı çıkmıştır.
  • Sözcü gazetesinin diğer yazarlarının da bu isimlerden aşağı kalır yanı yok elbette. Ege Cansen 28 Şubat 2021’de yayınlanan yazısında “PKK’ya karşı olamıyor diye HDP’yi suçlamamamız gerektiğini” söylemiş, PKK’yı ancak ve ancak HDP’nin durdurabileceğini söylemiş, Kürt sorununu HDP’nin çözebileceğini iddia ederek çözüm için HDP’nin siyasi gücü arttırılmalı demiştir. Soner Yalçın da 3 Mart günü yazdığı yazıda HDP’yi “politik hareket” olarak tanımlamış ve HDP’yi, PKK’nın bitirdiğini iddia etmiştir. Yine Soner Yalçın diğer yazarlar gibi PKK’ya ancak HDP’nin silah bıraktırabileceğini iddia etmiştir. Deniz Zeyrek ise HDP’ye açılan kapatma davası sonrası 19 Mart’ta yazdığı yazısında davanın sebebini HDP’nin bölücü faaliyetlerinin değil AKP’nin düşen oyları olduğunu savunmuştur. Yine aynı gün yazan İsmail Saymaz ise HDP/PKK’yı “Kürt partisi” olarak niteleyip kapatmanın çare olmayacağını savunmuştur.
  • Sözcü gazetesi, Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyinde ABD planlarına karşı yaptığı askeri operasyonlara da çok önceden karşı çıkmıştır. 28 Haziran 2015 tarihinde çıkan gazetenin manşetinde yapılacak olan operasyonları “İktidar Koltuğunu Bırakmamak İçin Türkiye’yi Ateşin içine Atacaklar” demişlerdir. Bir gün sonra 29 Haziranda ise manşetten “Suriye’ye Girersiniz Çıkamazsınız!”diyerek operasyonlara karşı sopa göstermişlerdir.
  • 24 Temmuz 2015 tarihinde ise bildiğimiz üzere Türkiye PKK ve ABD’ye karşı bir “vatan savaşı” başlatmıştı. ABD’nin “kara gücü” olan PKK’ya karşı başlatılan askeri operasyonlar ile PKK hendeklere gömülmeye başlamıştı. Sözcü gazetesi ise o dönemde verilen “vatan savaşını”, “saray savaşı” olarak nitelemiş ve PKK’ya ile yapılan mücadelelere karşı bozgunculuk yapmıştır. O dönemde ise 25 Temmuz günü “Oylar Gitti Açılım Bitti Koltuk Gitti Savaş Geldi”, 27 Temmuz günü “Koltuk Uğruna!”, 31 Temmuz günü “Laf Çok İcraat Yok”, 2 Ağustos günü ise “Bu Vatan İçin Kimin Evlatları Feda Ediliyor?” manşetleri ile Türk Ordusunun şehitler vererek gerçekleştirdiği vatan savaşına karşı kara propaganda yaparak “Atatürkçü” görünerek kandırmaya çalıştıkları Atatürkçü insanları Türk Devletinin vatan savaşına karşı soğutmaya çalışmışlardır.

Aytunç Bey programda hararetli bir şekilde Sözcü gazetesi, Emin Çölaşan ve Necati Doğru’nun Türkiye’nin kalesi olduğunu savunmuştu. Ancak Türk Ordusu savaşırken Türk Ordusuna karşı kara propaganda yapan, PKK’nın siyasi aracı ve emperyalizmin ülkemizdeki en önemli aracını aklamaya çalışan ve oy çağrısında bulunan, FETÖ’ye karşı yapılan operasyonları hukuksuz olarak niteleyip “cemaati savunma zamanı” diyen hiçbir kişi ve kurum; Türkiye’nin kalesi olamaz! Olsa olsa Türkiye’nin emperyalizme karşı vatan savaşında bozgunculuğun kalesi olabilirler!

Sabrican Tıknazoğlu
Öncü Gençlik Ankara İl Başkanı