Ana Sayfa Yazılar YİĞİT ALP YURDAKUL YAZDI: TESLİM OL YA DA ÜRET DÖNEMİ

YİĞİT ALP YURDAKUL YAZDI: TESLİM OL YA DA ÜRET DÖNEMİ

1933

Yiğit Alp Yurdakul, Öncü Gençlik Ankara İl Sekreteri

24 Temmuz 2015 günü kalkan jetler, sadece PKK’nın ikmal hatlarını değil, devletimizi yavaşlatan zincirleri de başarıyla imha etti. ABD, ürettiği jetlerinin kara gücü PKK’yı vurmasının feryadını, yaptırımlar ve tehditler şeklinde duyurdu. Üretim gücünü koz olarak önümüze koydu. Teslim ol veya üret dönemini istemeden başlattı.

Üretmeyi seçen Türkiye’de, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; 03/11/19 tarihli TBMM Grup Toplantısı’nda Erdoğan ve ailesinin zengin olmak uğruna, Tank- Palet fabrikasını Talip Öztürk üzerinden Katar ordusuna peşkeş çektiğini ifade etti.

Milli savunma ve bağımsızlığımız için önemli rol oynayan Tank-Palet fabrikası, özünden uzak ve amaçsız muhalefet materyali haline getirildi. S-400 ve F-16 süreçleri yakın tarihin milli savunma ve bağımsızlık dersleri niteliğindeydi. Milletçe derslerimizi çalıştık ve birlikte sınav veriyoruz. Sınav öncesi notlarımıza tekrar bakalım. Mustafa Kemal Atatürk, 1925 yılında konuyu anlatmış;

“Eskimiş teknolojileri değil, en yeni teknolojiyi ülkeye getirmediğimiz, getiremediğimiz sürece, yabancı ülkelere bağımlı olmaktan kurtulamayız… Eski teknolojileri bize kolaylıklar tanıyarak getiren yabancı devletlerin kurnazlıklarını anlamamak için insanın ya kör ya da aptal olması gerekir… Dünya Savaşı biter bitmez, bu kara günlerde kullanılan tüm silahlar birdenbire demode oluverdi. Almanlar, Fransızlar, İngilizler, Amerikalılar ellerindeki bu silahları uzun vadeler tanıyarak geri kalmış ülkelere satmaya çalışıyorlar. Neden mi? Çünkü onlar daha modernlerini, daha etkili olanlarını yapabilecek fabrikalar kurmakla meşguller.”

Cumhuriyet devrimi, her fabrikayı birer kale olarak miras bıraktı. Kalelerimizi düşmanlarımıza satmak, devrim kazanımlarımızı azaltmak demektir. Özelleştirme, zayıflamadır.

Peki, Tank-Palet fabrikasına yapılan işlem özelleştirme midir?

Bu hassas konuda iyi inceleme yapmak ve galeyana gelmemek gerekiyor. Zira özelleştirme varsa Cumhuriyet devrimine temelden saldırı vardır ve bu saldırılar TBMM Grup toplantısından laf atarak püskürtülmez. Bir kurumun veya fabrikanın özelleştirilmesi, devletin elinden alınmasıdır ve Tank-Palet fabrikasında bu durum geçerli değildir. Aksine devletin kalesinin savaşa uygun hale getirilmesi amaçlanmıştır. Ordumuzun ihtiyaçları ötelenemez hale gelmiştir. En hızlı, en ucuz ve en güvenli yol önceliklidir.

Önceliklerimizi belirlerken elbette mevcut durumumuza bakarak hareket etmek gerekir ama mevcut durum kötüyse pes mi etmeliyiz, “önceden özelleşen fabrikalara say, sen bu durumu hakkettin” mi demeliyiz? Yoksa ihtiyaçları gidermek için olanakları seferber mi etmeliyiz? Her soruda Mustafa Kemal Atatürk’ün önemi tazeleniyor. Savaşmak için olanakları yeterli olmayan Osmanlı, nasıl Kurtuluş Savaşı vermiş hatırlayalım; “Para yoksa bulunur, ordu yoksa kurulur” zaferin parolalarındandır. Bu parolayı çözemeyip “Sovyet parasıyla Kurtuluş savaşı mı verilir?” diyen mandacılar elbet çıkmıştır. Onlar irade göstermeyerek teslim olanlardır ve teslim olanlar da düşmanla birlikte yenilmiştir.

1973 yılında Sakarya Arifiye’de kurulan, Birinci Ana Bakım Merkezi Müdürlüğü Fabrikası yani halk arasındaki adıyla Tank-Palet Fabrikası, tank üreten bir fabrika değildir. Satın aldığımız tankların montaj ve bakımını yapan, yetenekli ustaların bulunduğu bakım merkezidir. Yani merkezin çalışabilmesi için tank gerekmektedir. Sorun da buradan başlamaktadır, tankımız yok! Fırtına Obüsleri var, motorları Alman motoru ve ambargoya takılıyor, mevcut tanklarımızın çelik paletleri ambargoya takılıyor. Bir tank 30.000’den fazla parçadan oluşuyor ve çoğu parçayı dışarıdan alıyoruz. Üretim gücünün en kuvvetli kozlardan olduğu bu dönemlerde dışa bağımlılık, diz çökmek demektir. Teslim ol veya üret döneminin zorunlulukları kendini dayatmaktadır. Küllerinden doğan milletler, sorunların karşısında oturup beklemezler, sorunları çözerler.

Karma Ekonomi Modeli ve Milli Burjuvazinin Oluşması
Üretimin hızla sanayileştiği ve sermaye ihracıyla birlikte emperyalizmin doğduğu dünyada, çelişmeler de güncellendi. Sermayenin ihracı, ezen ve ezilen ulusları doğurdu. Kimin ezileceğini ve kimin ezeceğini silahlar belirledi. Dünya Savaşları, kaynakları paylaştırdı.

Mustafa Kemal Atatürk, değişen çelişmeleri gördü ve gelen tehdittin yönünü belirledi. Gelişmiş devletlere kaynak olmak veya devlet olmak dışında seçenek yoktu. 6 ilkeyle somutlanan tepe noktaları, kurtuluş pratiğinin devlet teorisi oldu.

Kaynaklarımızı işleyerek, devletimizi güçlendirecek girişimler; birlikte üretip, halkça bölüşmenin önünü açıyordu. Girişimciler devletin imkanlarını sömürmek için değil, devletin ihtiyaçlarını gidermek için çaba gösteriyordu. Cephede kurşunla sınanan, kurucu millet devletinin yükünü paylaşıyordu.

Mustafa Kemal Atatürk, 17 Şubat 1923 tarihinde Balıkesir’de bir camide yaptığı konuşmasında, güçlü devlet için milli sermaye sınıfı oluşturma çabasını vurguluyor:
“Nasıl köylü denilince büyük toprak sahiplerini de hatırlamak zorundaysak, tüccar denilince de büyük sermaye sahibi tüccarlar da akla gelmektedir. Ülkemizde büyük sermayedarlar yoktur, bunun için biz onların düşmanı değiliz. Hatta biz yurdumuzda daha çok milyonerlerin, hatta milyarderlerin türemesine çaba göstereceğiz.”

Vatan Savunmasını Sırtlanan Özel Teşebbüsler

Dünya’yı satırların arasından yorumlayanlar, çeşitli ideallere takılıp başarısız oluyorlar. Hayatı da aynı ideallerle yaşasalar, yeni doğan bebekten mürüvvet bekleyecekler ama biliyorlar ki o bebeğe önce bakmak gerek, büyütmek gerek, emek vermek gerek.

Dünya’yı değiştirme arzusunda olanlar; vazifeye atılmak için içinde bulunduğu durumun imkân ve şeraitini düşünmüyor, bir adım öne atıyorlar. Değiştirme arzusuyla kurulan, kurulmalarıyla birlikte Hilts, Berker ve Thornburg raporlarıyla hedef alınan; kapatılan, batırılan veya imha edilen özel teşebbüslerimizi birlikte inceleyelim. Bu teşebbüs sahiplerine de kendilerini zengin etmek için kuruldular demeye çalışalım, bakalım dilimiz varacak mı?

1) Tayyare ve Motor Türk Anonim Şirketi (TOMTAŞ) 1925-1928
Mustafa Kemal Atatürk tarafından desteklenen ve Türkiye’nin ilk uçak fabrikalarının kurucusu olan TOMTAŞ (Tayyare ve Motor Türk Anonim Şirketi), Türkiye Cumhuriyeti ile Alman Junkers Flugzeugwerke Aktiengesellschaft arasında 15 Ağustos 1925 tarihinde kurulmuştur. Hissenin % 51’i Milli Müdafaa Vekaleti’nde (Milli Savunma Bakanlığı) ve %49’u Junkers’e ait şirketin merkezi Ankara’ydı.


2) Şakir Zümre Bomba Fabrikası
Mareşal Fevzi Çakmak’ın akrabası ve Atatürk’ün Sofya yıllarından arkadaşı, İstiklal Madalyası sahibi Şakir Zümre 1925 yılında özel uçak bombaları fabrikasını kurdu.


3) Kayseri Tayyare Fabrikası (1930-1942)
TOMTAŞ’ın devamı niteliğinde 1932 yılında Milli Müdafa Vekaleti ve Amerikan Curtiss Aeroplane and Motor Company firması arasında yapılan anlaşmayla üretime başladı.


4) Nuri Killigil Silah Fabrikası (1946-1949)
İstiklal madalyası sahibi Nuri Paşa çalışmalarını, “özel sektör olarak milli harp sanayisinin gelişmesine ve Türk ordusunun ateş gücünün artırılmasına katkı sağlıyoruz” şeklinde özetliyor.

BMC, Tank-Palet ve Katar Ordusu

BMC sahibi Ethem Sancak, Türkiye’nin tank ihtiyacını kendi ticari çıkarlarıyla birleştirmiş. Türkiye’ye milli tank üretme taahhüdünü veriyor. 25 yıllığına Tank Palet Fabrikası’nı kiralıyor ve orayı milli tank üretecek şekilde geliştiriyor. Parayı Katar’a ödetiyor, denetimi Millî Savunma Bakanlığı yapıyor. Katar, askeri sırlarımızı öğrenmesin diye tüm bu işler BMC-DEFENCE adında bakanlık denetimiyle ve milli yönetimle yürütülüyor, tıpkı kirpi, toma ve lojistik taşıyıcılarımızda da olduğu gibi. Devletimiz üretiyor, milletimiz kazanıyor.

Peki Türkiye’nin üretim seferberliğine Katar neden destek veriyor? Bu sorunun şimdiye kadar iki olgunlaşmış cevabı var. Biri saf AK Parti düşmanlığıyla vicdanlarını karartanların, Erdoğan ve ailesi zenginleşsin cevabı diğeri ise değişen pratikleri ve tehditleri kavrayanların, yükselen Asya’nın kader birliği yapması cevabı. İki cevabı da hiç duymamış olan, Çinli askeri bilge Sun Tzu, “En iyi zafer savaşmadan kazanılan zaferdir.” tespitiyle savaşların araç olduğunu ispatlıyor. Üretilen silahlar, ateşlenmeden de savaş kazandırabiliyor. Avrupa, ürettiği silahları kafa kol* çekmek için kullanıyor ve Asya’nın cevabı üretimle geliyor. Tehdit Katar’dan, Çin’den, Rusya’dan, Suriye’den gelmiyor. Ülkemizde üretilen milli tanklar, Asya’nın cevabı olarak dost ülkelerin envanterlerine giriyor. Bölgemiz kazanıyor, emperyalizm zayıflıyor.

Tanklar kullanılmak için üretiliyor, endişenin kaynağı burası. Avrupa ve mandacıları, üretimi durdurmak ve pisletmek için tüm güçlerini seferber etmekten çekinmiyorlar. Soros parasına alkış tutanlar, Katar parasını eleştiriyor. Hem de biri sus payı biri üretim ortaklığıyken… O bağımlı günler geride kaldı, Türkiye zincirlerini imha etti. FETÖ ve PKK eriyor, milli tanklar çıkıyor, vakit daralıyor ve asıl sorunun cevabı yaklaşıyor; tankların namlusundan mı bakacağız yoksa tankların namlusuna mı?

Üretim Hattında iktidar var

BOP ile bölünme sürecinden, milli tank üretimine giden süreç tesadüf değildir. 40 yıllık tecrübe ve kararlılığıyla Vatan Partisi, “Vatan Savaşı’ndan Milli Hükûmete” programını adım adım uyguluyor. Emperyalist kuşatmayı en geniş cepheyi örerek yarıyoruz ve en geniş cephenin ihtiyaçlarını karşılayacak bir hükumet üretiyoruz.

Kafa Kol (Güreş Terimi) : Karşı güreşçinin bir kolunu koltuk altında sıkıştırdıktan sonra öteki kolu ensesi üzerinden aşırıp, sıkıştırılan kolun koltuk altından tutma ve vücudunu kalça üzerine alarak ayaklarını yerden kestikten sonra diz çöküp sırtının üstüne yere vurma.

KAYNAKÇA

1)Teori Dergisi Aralık 2019 Sayısı ( 359. Sayı )
2) Bir Sovyet Diplomatının Türkiye Anıları, Semyon Aralov, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 6. Basım
3) Savaş Sanatı, Sun Tzu (Sun Zi), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
4) Kapitalizmin En Yüksek Aşaması Emperyalizm, V.İ.Lenin, Aydınlık Yayınları
5) Mustafa Kemal’in Uçakları, İsmail Yavuz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 10. Basım
6) Türk Devriminin Programı, Yusuf Akçura, Kaynak Yayınları 2. Basım
7) Asya Çağının Öncüleri, Doğu Perinçek, Kaynak Yayınları 2. Basım
8) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 03/11/19 tarihli TBMM Grup Toplantısı konuşması
9) Haber Türk, Türkiye’nin Nabzı 16 Aralık 2019 programı
10) 18 Aralık 2019 https://www.memurlar.net/haber/871807/tank-palet-fabrikasi-ve-gercekler.html

oncugenclik.org.tr, 2.1.2020