1128 akademisyenin hendeklerin öbür tarafından yazılan bildiriye imza atmasına tepkiler çığ gibi büyüdü. Terör ve özerkliğe tek kelime etmeden “barış” isteyen bu heyetin imzaları kurumadan PKK 3’ü çocuk 6 sivili katletti, 36 yurttaşı yaraladı. Emperyalizmin “kara gücünü” meşrulaştıran her türlü “barış” girişiminin kan ve gözyaşı getireceği, bir kez daha son 2 günde kanıtlandı. Hem de ABD Büyükelçisi’nin verdiği açık destekle…
Vatansız akademisyen olmaz
Bütün kavramların altüst edildiği bir süreçte gerçeklerin sahibi ve ülkeyi aydınlatacak birikimin merkezi olması gereken “akademi”, saldırganlığı “barış” maskesi takarak sürdürenlerin gündemi haline getirildi. “Barış”ı kendilerinin icat ettiğini düşünen “sivil toplum” örgütleri, ulusal direnişlerin dünya barışına yaptıkları katkıyı değil, insanları göç ettirenlerin kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirdiği terörü alkışlıyor.
Komşularımız da şahittir; barışın tek güvencesi bugün ulusal devletlerin ve ordularının varlığıdır. Halkın barış özlemini gerçekleştirecek olan da emperyalizmden kopuştur. Türkiye’de daha önce barışın nasıl kurulduğunu görürsek bundan sonra da nasıl sağlanacağını görmüş oluruz: Milleti birleştirme arayışında ve yurdu savunarak…
İçinde bulunduğumuz durumu görememenin sorumluluğu devrimciler açısından büyüktür. Şiddeti ve savaşı, onu doğuran ve besleyen her ne ise, ancak onu ortadan kaldırarak yok edebilirsiniz. Gerisi yazacağınız hikâyeler arasında yerini alabilir.
16.01.2016
Deniz Yıldırım
deniz@aydinlikgazete.com