Ana Sayfa Yazılar EROL ASLAN YAZDI: SAVUNMANIN ÖN MEVZİSİ DOĞU AKDENİZ

EROL ASLAN YAZDI: SAVUNMANIN ÖN MEVZİSİ DOĞU AKDENİZ

1938

Erol Aslan, Öncü Gençlik GYK Üyesi ve Sakarya İl Başkanı

Türkiye geleceğinde stratejik ve ekonomik olarak kritik öneme sahip olan Doğu Akdeniz’de büyük bir mücadelenin içerisinde. Bu mücadele dönemi, Türkiye’nin önüne koyacağı yeni hedeflere ve yeni dünya düzeninde konumlanışını belirleme açısından gayet önemli bir dönem. Türkiye’nin Atlantik sisteminden kopup Asya’ya yöneldiği bu süreçte bu kopuşu hızlandıran unsurlardan birisi Doğu Akdeniz olmuş durumda. Türkiye Atlantik sisteminden kopup Asya mevziisindeki yerini alırken beraberinde bazı tehditleri de getiriyor. Tehdit açık bir şekilde gözlenmekte zira Atlantik sistemi artık düşmanlığını açık bir şekilde gösteriyor. Bu noktada ilk akla gelen örnekler NATO tatbikatında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan ve Atatürk’ün düşman olarak hedef gösterilmesi, bunun yanında son zamanlarda yaşanan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin bölgede görev yapan sondaj gemilerimizdeki personeli tutuklama tehdidi ve bu yönden kararlar alması… Bütün bunların yanında uluslararası camiada her geçen gün artan ambargo ve çeşitli tehditler ile karşı karşıya kalıyoruz. Buradaki yegane amaç Türkiye’yi bölgedeki haklarından vazgeçirip Doğu Akdeniz’den uzaklaştırmak, Asya’ya yönelişini durdurmak. Türkiye bugün bu tehditlere ve girişimlere karşılık bölgeye 4. gemisini, Oruç Reis Sismik gemisini gönderip S-400 füze savunma sistemleriyle birlikte Avrasya’da ki konumunu sağlamlaştırmak istiyor.


SAVUNMA DENİZDEN BAŞLAR
Türkiye bugün Suriye’nin kuzeyinde Atlantik sisteminin taşeron örgütlerine karşı büyük bir mücadele veriyor. Bu mücadelenin ana amacı kurulmaya çalışılan sözde Kürt devletinin (İkinci İsrail planı) denize inişini engellemek. Yapılan harekatların temel amacı mevcut tehdidin vatan toprağına ulaşmadan yok edilmesi.
Doğu Akdeniz’de verilen mücadele, Suriye’nin kuzeyinde verilen mücadele kadar kritik önemdedir. Çünkü ABD’nin Kürt Koridoru planı Doğu Akdeniz’le birleşmektedir. Bu nedenle Mavi Vatanımız da tehdit altındadır. Hem kara sularımız hem de kıta sahanlığımızda da vatan cephesi oluşturmalıyız. Stratejik olarak önemi çok yüksek olan KKTC ve Akdeniz Türkiye’nin güneyden kuşatılmasını engellemekte ve açık denizlerde faaliyet göstermesini sağlamaktadır. Bu yolla Türkiye bağımsızlığını korumakta ve bölgedeki dengelerde söz sahibi olmuş durumdadır. Türkiye bütün engellemelere karşın çıkarlarını korumak adına bölgeye sondaj gemileri sevk etmekte ve yer altı kaynaklarını arama faaliyeti yürütmektedir. Türkiye çıkarlarını korumaya yönelik göstermiş olduğu bu faaliyetlere karşılık İsrail, Yunanistan, Mısır ve GKRY gibi devletlerin Türkiye’nin aleyhinde yapmış oldukları tatbikatlar 20’yi aşmış durumda. Türkiye bu tehditlere karşılık yapmış olduğu Mavi Vatan Tatbikatı, Deniz Kurdu Tatbikatı ve bölgede her geçen gün arttırdığı donanma gücüyle karşılık veriyor. Aynı zamanda bölgede ki sondaj gemilerimizi korumak adına bölgede görev yapan savaş gemilerimiz ve bölgede devriye uçuşu yapan uçaklarımızla Türk devleti her türlü girişime hazırlıklı olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır. Türkiye bu noktada ülkemizi ve halkımızı tehdit eden unsurlara karşılık cephesini yine en ön cepheye kurmuş ve düşmanı ana vatana ulaşmadan denizlerde durdurup yenmek için mücadele veriyor.


45 YILDIR AYNI KARARLILIK
Doğu Akdeniz her ne kadar zengin petrol ve doğalgaz yataklarına sahip olsa da Türkiye için stratejik ve tarihsel olarak önemi daha yüksek seviyede. Türkiye bu stratejik önemden kaynaklı olarak bölgede daha aktif bir çalışma sergilemekte. Hakkı olan kaynakları elde etmek adına kararlı bir mücadele yürütüyor. Bunu sadece yapılan tatbikatlar ve bölgeye sevk edilen gemilerde görmüyoruz. Tarihsel olarak bağlarımızın çok derin olduğu Kıbrıs Barış Harekatının yıl dönümünde Türk Silahlı Kuvvetlerinin yayınlamış olduğu videoda bölgedeki sondaj gemilerimizi selamlayan F-16 görüntülerine yer verildi. Bu görüntünün videoya eklenmesi bir tesadüfün eseri değildir. 45 yıl önceki Kıbrıs Barış Harekatındaki kararlılığın bugün yine sürdüğünü dosta düşmana ilan etmek içindir. Türk devleti Kıbrıs’ta olduğu gibi bugün de bölgedeki çıkarlarını korumak adına gerekli her türlü faaliyeti göstermeye hazır durumdadır. Türk milletine düşen en önemli görev ise bir bütün olarak süreci takip etmek ve ülkemizin çıkarları noktasında birleşerek devletimizin mücadelesine destek vermektir.

oncugenclik.org.tr, 1.9.2019