Ana Sayfa Manşet VATAN PARTİSİ’NDEN ŞEYH SAİT İSMİ KALDIRILSIN BAŞVURUSU

VATAN PARTİSİ’NDEN ŞEYH SAİT İSMİ KALDIRILSIN BAŞVURUSU

1743

Öncü Gençlik Genel Başkanı ve Vatan Partisi Başkanlık Kurulu Üyesi Özgür Bursalı, Şeyh Sait’in isminin, cadde ve sokaklardan kaldırılması için Diyarbakır Valiliği’ne başvuru yaptı.

Vatan Partisi Diyarbakır’ın Dağkapı Meydanı başta olmak üzere cadde, sokak ve çeşitli yapılarda bulunan “Şeyh Sait” isminin kaldırılması talebiyle Diyarbakır Valiliğine başvuru yaptı.

Vatan Partisi adına Öncü Gençlik Genel Başkanı ve Vatan Partisi Başkanlık Kurulu Üyesi Özgür Bursalı, Öncü Kadın Genel Başkanı Meltem Ayvalı ve Diyarbakır İl Başkanı Haluk Mıhalioğlu’dan oluşan heyet Diyarbakır Valiliği’ne dilekçe verdi.

Başvurunun ardından Diyarbakır Valiliği önünde heyet adına açıklama yapan Özgür Bursalı şunları söyledi:

Şeyh Sait 1925 yılında Cumhuriyete karşı silahla isyan etmiş bölücü ve gerici bir elebaşıdır. Muş, Elazığ gibi şehirlerimizi ele geçirmiş ardından da Diyarbakır’ımıza saldırmış mahkemedeki ifadesiyle Diyarbakır’ı fethetmek üzere silahla Diyarbakır’a saldırmış bir isyanın elebaşıdır. Bu bölücü ve gerici kişinin isminin Diyarbakır meydanlarında anılmasına göz yumulmaması gerektiğini düşünüyoruz. Bu talebimizi Diyarbakır Valiliğimize iletiyoruz.

Bugün PKK terör örgütü Şeyh Sait’in Cumhuriyete karşı isyanını miras olarak kabul etmektedir. PKK terör örgütüne karşı yürütülen mücadelenin psikolojik cephesi de düşünülerek bu teröristlerin manevi olarak güçleneceği cüret bulacağı isimlerin meydanlarımızda yer alması kesinlikle kabul edilemez.

Vatan Partisi’nin Diyarbakır Valiliği’ne sunduğu dilekçe şu şekilde:

T.C. DİYARBAKIR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI’NA

12 Ağustos 2014 tarihinde Diyarbakır Büyükşehir Belediye Meclisi, Dağkapı Meydanının isminin Şeyh Sait Meydanı olarak değiştirilmesine karar vermiştir.

Şeyh Sait 1925 yılında Muş, Elazığ gibi şehirlerimizi ele geçiren, daha sonra Diyarbakır’a yönelerek 3 koldan saldıran ve mahkemedeki ifadesine göre burayı “fethetmeye” çalışan gerici-bölücü silahlı isyanın elebaşıdır. Bu gerici-bölücü isyanda güvenlik güçlerimiz çok sayıda şehit vermiştir, yine çok sayıda kamu görevlisi de alıkonulmuştur.

Cumhuriyet yönetiminin dinsiz olduğu iddiasıyla etrafına müritlerini toplayarak silahlandırmış, bölgedeki diğer aşiret ve tarikatları da isyana davet etmiş ve bunların bir kısmı da kendisiyle hareket etmiştir. Şeyh Sait, isyanın bastırılmasının ardından yakalanmış ve yargılanması sırasında da Hilafetin geri getirilmesi ve şeriat düzeninin yeniden kurulması talebiyle silahlı isyana kalkıştığını itiraf etmiştir. Şeyh Sait isyanı büyük oranda sözde dini taleplerle ortaya çıksa da bölücü talepleri de içermektedir. Şeyh Sait İsyanında Musul-Kerkük konusunda Türkiye ile ihtilaf yaşayan İngiltere’nin de Türkiye’yi meşgul etmek ve Güneydoğu Anadolu Bölgemizde kargaşa çıkarmak amacıyla kışkırtıcı bir rol oynadığı bilinmektedir.

Şeyh Sait yakalanmasının ardından suç ortaklarıyla birlikte mahkemeye çıkarılmış, 28 Haziran 1925 tarihinde hakkında idam cezası verilmiş ve cezası ertesi gün infaz edilmiştir.

Ülkenin herhangi bir noktasında devlet otoritesinin ve kanunlarının uygulanmaması söz konusu olamaz. Silahlı bir şekilde devlet otoritesini tesis etmeye çalışan güvenlik güçlerine isyan edenler dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de bastırılır. İsyanın elebaşları da yargı önüne çıkartılır.

Devlete karşı isyan etmiş ve Cumhuriyeti yıkma amacı güden birinin, üstelik bunu mahkemede itiraf etmiş ve bu suçlardan mahkûm olmuş birinin isminin Diyarbakır’da bir meydana verilmesi asla kabul edilemez. Diyarbakırımızı kendince fethetmek isteyen Şeyh Sait’in ismi Diyarbakır’da herhangi bir meydana, caddeye, sokağa, yapıya verilemez.

Türkiye’nin bugün Bölücü Terör Örgütüne karşı yürüttüğü kararlı mücadele, aynı Cumhuriyetin bölücü teröre karşı mücadelesi gibi Türkiyemizin toprak bütünlüğü, milletçe kaynaşma ve birliği amacıyla başarıyla yürütülmektedir. Bu mücadelenin bir cephesi de psikolojik harekâttır. Herkesin bildiği gibi, PKK Terör Örgütü, Şeyh Sait mirasına sahip çıkarak “özerklik, öz yönetim, bağımsızlık” gibi devletin ve milletin birliğini hedef alan taleplerle kan dökmektedir. Bölücü Terör Örgütünün Şeyh Sait’i sembol olarak görmesi ve onu her fırsatta anması emperyalist merkezler tarafından kışkırtılmakta ve desteklenmektedir. Bölücülüğün emperyalizmle işbirliği mirası, Şeyh Sait-Seyit Rıza çizgisindedir.

Diyarbakır’ın meydanlarına Şeyh Sait isminin verilmesiyle, Bölücü Terör Örgütü liderlerinin isimlerinin verilmesi arasında hiçbir fark yoktur. Dağkapı Meydanına Şeyh Sait Meydanı isminin verilmesi, Bölücü Teröre manevî ortam sağlamak ve teröristlere cüret kazandırmak dışında bir anlam taşımıyor. Bu tür sembollerin varlığı, halk arasında devletin teröre karşı zaaf içinde bulunduğu izlenimi vermekte ve Türkiye’yi hedef alan emperyalist merkezlerin amaçlarına hizmet etmektedir. Unutulmamalıdır ki, geçmişte Şeyh Sait’in yanında yer alan emperyalist merkezler, Türkiye’nin Bölücü Terör Örgütüne karşı yürüttüğü Hendek operasyonlarına, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekâtlarına, Pençe Harekâtlarına ve Kıran Harekâtlarına karşı da konumlanmıştır. Diyarbakır’da Şeyh Saitçiliğe göz yummak, ülkemizin 40 yıldır yürüttüğü terörle mücadeleye ve Vatan Savaşına da ciddi zararlar vermektedir.

Vatan Partisi olarak, yukarıda saydığımız gerekçelerle,

1. Diyarbakır ili ve ilçelerinde yer alan, vatana ihanet ettiği ve halkı devlete karşı silahla isyana teşvik ettiği mahkeme kararıyla tescil edilmiş bulunan Şeyh Sait’i simgeleyen bütün sembollerin kaldırılmasını,

2. Diyarbakır ili ve ilçelerinde Şeyh Sait’in ismi verilen bütün cadde, sokak, meydan ve her türlü yapı isimlerinin değiştirilmesini, Anayasamızın değiştirilmesi mümkün olmayan devlet ve ülke bütünlüğüne ve Cumhuriyetin esaslarına ilişkin maddeleri ve Terörle Mücadele Yasası’nın hükümleri uyarınca talep ediyoruz.

oncugenclik.org.tr, 12.12.2019