Erol Aslan, Öncü Gençlik GYK Üyesi – Sakarya İl Başkanı
Ermenistan ve Azerbaycan arasında sıcaklığını koruyan Dağlık Karabağ sorunu 12 Temmuz günü Ermenistan’ın ateşkesi ihlal ederek Azeri mevzilerine saldırması sonucu yeniden gerginliğe sebep oldu ve dünya gündemine taşındı. Azerbaycan ve Ermenistan arasında sorunların başında gelen Dağlık Karabağ sorunu geçmişten günümüze iki ülke arasında büyük sorunlara neden olmaktadır. Dağlık Karabağ sorunu SSCB’nin dağılmaya başlamasıyla birlikte 1988 yılında Ermenistan’ın Dağlık Karabağ ve buraya bağlı 7 ilde hak iddia etmeye başlamasıyla sorun başlamış ardından 1994 yılına kadar çeşitli işgaller ve katliamlarla devam etmiştir. 1994 yılında iki ülke arasında Bişkek Protokolü ile ateşkes sağlanmış olsa da nihai barış elde edilememiştir. İki ülke arasında sınır hattında çatışmalar ve karşılıklı sızmalar devam ederken günümüzde yeniden başlayan çatışmalar hem iki ülke arasında hem de bölgesel olarak dikkat çekmekte ve yakından takip edilmektedir. Çünkü yaşanan sorun başta ülkemiz olmak üzere tüm bölge ülkelerini yakından ilgilendiren çözüme ulaştırılması beklenen sorunlar arasında yer almaktadır.
Türkiye uzun yıllardır nasıl terör sorunuyla boğuşuyorsa Azerbaycan devleti de kendi sınırlarını ve vatandaşlarını koruma mücadelesi veriyor. Aynı şekilde işgal altında bulunan topraklarını kurtarabilmek adına çeşitli kanallardan mücadele yürütmeye devam ediyor. Bu süreç içerisinde ülkemiz olaylara sessiz kalmamış ve Azerbaycan’ı Uluslar arası alanda destekleme çabasına girmiştir. Aynı şekilde Ermenistan’a defalarca uyarılar yollayarak işgali sonlandırmasını aksi takdir de iki ülke arasında ilişkiler bozulacağını dile getirmiş işgaller son bulmayınca 1993 yılında Ermenistan’a sınırlar kapatılmış ve günümüzde halen sınırlar kapalıdır. Türk hükümetinin geçtiğimiz yıllarda sınırların açılacağına yönelik iddialara cevabı Dağlık Karabağ sorunu çözülmeden sınırların açılmayacağı olmuş ve yeniden başlayan çatışmalar sırasında net bir şekilde Azerbaycan’ın yanında taraf olmuş durumdayız.
100 YILLIK SORUN
Azerbaycan ve Ermenistan arasında ki Dağlık Karabağ sorunu her ne kadar 1988 yılından günümüze gelen bir sorun olarak irdelense de aslına baktığımızda sorunun 100 yıllık olduğunu tarihte görebiliyoruz. Mevcut sorun 1919-1920’li yıllara kadar inmektedir. Ermenistan’ın ilk başbakanı olan Ovanes Kaçaznuni 1923 yılında Partisine hazırlamış olduğu ve Taşnak Partisi’nin Yapacağı Bir Şey Yok adıyla yayınlanan kitabında bu konuya uzunca yer vermiş bu konuyla ilişkili girişimleri neden sonuç ilişkisi içerisinde açıklamıştır. Kaçaznuni bu konuda en başta incelediği konu Azerbaycan ve Türkiye devletinin kurabilecekleri dostluk üzerine incelemiştir. Türkiye ve Azerbaycan’ın diğer bölge ülkelerine kıyasla daha iyi ilişkiler kurabileceğini ve olası bir sınır ilişkisinde iki devletin Ermenistan’ı sıkıştırabileceğine vurgu yapmaktadır. Bu teze dayanarak iki ülke arasında bir sınır ilişkisine izin vermek demenin Ermenistan’ı dışarıya kapatmak anlamına geldiğine devletin sadece Gürcistan üzerinden dışarıya açılır bir hale gelerek egemenlik haklarının sıkıntıya gireceğini söylemekte ve bu yüzden iki devletin arasına girmenin mecburiyetinden bahsetmektedir. Aynı şekilde kurmayı planladıkları Büyük Ermenistan devleti için gerekliliğine vurgu yapmaktadır. Kurulacak olan devlette dünyanın dört köşesine dağılmış olan Ermenileri devletlerine getirerek yerleştirme politikası da yatmaktadır. Sınırların darlığına vurgu yapan Kaçaznuni sınırları genişletme ihtiyacı ve bunu Karabağ bölgesinin işgali sayesinde yapılacağına olan inancını öne sürmektedir. Toplamda baktığımızda Kaçaznuni’nin yorumları iki devletle olan tarihi anlaşmazlıklar ve Ermenistan devletinin emperyalizmin yönlendirmeleriyle birlikte çıkmış olduğu yolda ki hedeflerine ulaşma idealini görebiliyoruz. Aynı şekilde mevcut sorunun sadece 1988 yılında başlamadığını tarihi olarak köklerinin olduğunu görebiliyoruz. Tarihte Ermenistan ve Azerbaycan arasında arasın da Karabağ sorunun yanında çeşitli sınır anlaşmazlıkları ve bölgede yer yer savaşa dönüşen çeşitli sorunların olduğu bir gerçek. Ermenistan kuruluşundan itibaren başta Azerbaycan ve Türkiye olmak üzere birçok devletle sınır anlaşmazlıklarından kaynaklı savaşlara girmiş çatışmalar yaşamıştır. Aslına baktığımızda bir öz eleştiri değeri taşıyan Kaçaznuni raporunda bu konuya nasıl devlet yönetileceğini ve ilişki kurulacağını bilmiyorduk bu yüzden saldırgan tavırlar sergileyerek bu çıkmaza girdik diyerek öz eleştiri vermektedir.
Tarihten alınan dersler ve incelemelere baktığımızda sorunun iki devlet arasında olan ilişkiden ziyade bölge ülkeleri ve dünya çapında olduğunu görebiliyoruz. Aynı şekilde emperyalizmin konuyla ilgili olarak bulunduğu tarafı ve rolü de anlayabiliyoruz. Bu konuya tarihi bir örnek vermek gerekirse emperyalist merkezlerin sözde Ermeni Soykırımı yalanına karşı almış olduğu tavırla Ermenistan’ın 26 Şubat 1992 yılında gerekleştirdiği Hocalı katliamında görebiliyoruz. Genel Başkan Dr. Doğu Perinçek AİHM’de almış olduğu zaferle Ermeni Soykırımı iddialarının emperyalist bir yalan olduğunu dünya kamuya ilan etmiş olmasına rağmen sık sık dile getirilen sözde soykırım iddialarına karşın emperyalist devletler Hocalı katliamını görmemekte ve bu durumu dünya kamuoyundan uzak tutmaktadır. Yapılan bu ikiyüzlü davranışla sorunun aslında iki devlet arasında bulunan bir sınır anlaşmasından daha çok emperyalizmin rolünün bulunduğu bir konu olduğu ortaya çıkmaktadır. Bugün gelinen noktada Karabağ sorunun çözüme kavuşturulması için ve emperyalist blokla mücadele için Türkiye hızlı adımlar atmaktadır. Daha önce kardeş Azerbaycan’a destek mesajları yayınlayan Türkiye bugün Azerbaycan ile kapsamlı bir ortak tatbikat yapmaktadır burada mesaj açıktır. Türkiye Karabağ konusun da yıllardır sürdürdüğü kararlı siyasetlere ek olarak bu tatbikatla konumunu netleştirmiştir. Elbette ki bu ortak tatbikat özellikle Ermenistan tarafından öfkeyle karşılanmıştır. İşgalci ve son çatışmaları başlatan Ermenistan bu tatbikatları ‘’profakasyon’’ olarak nitelendirmiştir. Bu tatbikatın Ermenistan üzerinde uyandırdığı etkiyi buradan net bir şekilde görebiliriz. Aynı zamanda tarihten gelen bir çekincenin devamı da ortadır. Kaçaznuni Türkiye ve Azerbaycan arasında ki kara bağlantısını kesmek istemesinin başlıca nedeni bu tatbikatların önüne geçmek ve iki ülkenin birlikte hareketini engelleme isteğiydi bugün gelinen noktada Kaçaznuni’n bu korkusunun gerçeğe döndüğünü görüyoruz. Aynı zamanda bu tatbikattan sonra alınan ve bugün Türkiye’nin baş mücadelesi olan Doğu Akdeniz’de iki devletin birlikte hareket etme kararlılığı ve Azerbaycan donanmasının Türkiye’nin icra ettiği Akdeniz Kalkanı Harekatı’na katılma kararı bizlere bir kez daha emperyalizme karşı ortak cephede birlikte mücadele etme kararlılığını gösteriyor.
EMPERYALİST SORUNA AVRASYA BLOĞUYLA CEVAP
Bugün bölgemizde emperyalizme karşı bir mücadele verilmektedir. Emperyalizmin müdahale alanı içerisinde olan Karabağ sorunu da Suriye’den, Doğu Akdeniz’den, KKTC-Abhazya Cumhuriyetlerinin tanınmasından kısacası bölgemizin ve ülkemizin güvenliğini ilgilendiren sorunlardan bağımsız düşünülemez. Partimizin tüzüğünde de yer alan Karabağ sorununu çözme planı ancak bölge ülkelerinin işbirliği ile mümkündür. Bu noktada en belirleyici rollere sahip olan iki ülke Rusya ve Türkiye’nin ilişkilerinin ve atacağı adımların önemi büyüktür. Emperyalist müdahalelere ve tehditlere karşı en etkili cevabı ve çözümü Avrasya Birliğinde bulacağımız nettir. Karabağ sorununda Avrasya Ülkelerinin atacağı tutumu belirleyici olacaktır. Bu noktada partimizin hazırlamış olduğu 10 maddelik Karadeniz-Akdeniz Dostluk ve Barış Planı tarihi öneme sahiptir. Hazırlanan plan bütün bir bölgenin sorunlarına kalıcı çözümler getirmekte ve Avrasya ülkelerinin en büyük talebi olan barış ortamının oluşmasına yönelik etkili çözüm önerileri getirmektedir. Hazırlanan planın 5. maddesinde yer alan Ermenistan işgali altında ki Azerbaycan toprağı Karabağ’da işgale son verilmesi adına bölge ülkelerinin işbirliği ve bu noktada birlikte ağırlık koyarak sorunun çözüme ulaştırılması önerisi hem bölgesel bir sorunun çözümüne hem de tüm bölge ülkelerini etkileyecek olan bir savaş olasılığını en aza indirme noktasında büyük bir öneme sahiptir. Ülkemizin ve bölgemizin güvenliği adına ülke olarak geç kalmadan gerekli adımları atmalı ve bu işgalin son bulması adına uluslar arası alanda gerekli girişimlerde bulunmalıyız.
Tarihimizde ve güncel koşullarda Azerbaycan ile her zaman dostane ilişkilere sahip olarak çalışmalar yürütmekteyiz. Ülkemizde ve Azerbaycan’da meşhur bir slogan olan ‘’ Tek millet iki devlet’’ sloganı aramızda ki tarihi bağlara ve dostluk ilişkisine vurgu yapan önemli bir slogandır. Bu nokta da ittifak birikimimizi arttırmak ve korumak adına atacağımız her adım tarihi öneme sahiptir ve gelecek yıllarda bölgede ve dünyada konumumuzu belirlemek adına büyük bir öneme sahiptir.
oncugenclik.org.tr