Hazırlayan: Kaan Yiğit
Vatanseverlerin sesi olan Ulusal Kanal’ı hedef almak, Türkiye’yi hedef almaktır. Binlerce emekçinin desteğiyle büyük bir başarı sergileyerek Digitürk 52. kanala giren Ulusal Kanal’ın başarısını görmemek, bunun yerine iftiralarla karalamak tetikçiliktir. “Biden tayfası”nın tetikçisi olan Sözcü Gazetesi, Ulusal Kanal’a saldırarak HDP-PKK’yı koruma misyonunu yerine getirmiştir. Son dönemde Sözcü Gazetesi yazarlarının HDP’yi koruma telaşından da bu anlaşılmaktadır. Emin Çölaşan’ın HDP hakkında methiyeler düzmesi, onun tarihsel olarak üstlendiği HDP’yi koruma misyonunu gözler önüne sermektedir.
1) Sözcü Gazetesi yazarı Emin Çölaşan 10 Haziran 2015 tarihli “HDP dikkat etsin, iyi bilsin…” yazısında hem HDP’ye kendi verdiği desteği hem de Haziran 2015 seçimlerinde CHP-HDP ittifakını şu şekilde ortaya seriyordu: “Bu partinin yetkilileri şimdi şunları hiçbir zaman unutmasın: “Bu oyların en az yarısı HDP’ye emanet olarak, sadece bu seçimde verilmiş oylardır… Bunların büyük çoğunluğu, yani milyonlarca oy, aslında CHP’ye oy verecek kitleler tarafından sandığa atılmıştır… Atatürkçü, demokrat, ülkemizin bölünmesine ve özerklik istemine sonuna kadar karşı olan, laik Türkiye Cumhuriyeti’nin savunucusu kitleler… Üstelik onlar dindar ama dinci olmayan, dinimize karşı en ufak bir saygısızlık sergilemeyen, ancak iktidar partisinin din ticaretine ve din sömürüsüne bütün güçleriyle karşı çıkan pırıl pırıl insanlarımız… Oylarını HDP’ye sadece bu nedenlerle, AKP-Tayyip ikilisini çökertip burunlarını sürtmek amacıyla verdiler… Ve amaca ulaşıldı.”
Yine aynı tarihli yazıda okuyucularını şu şekilde HDP’ye oy vermeye çağırmıştı: “Oylarımızı HDP’ye verip barajı aşmasını sağlayalım. Aştığı takdirde özellikle Doğu ve Güneydoğu’da AKP’nin neredeyse tüm milletvekilliklerini bu parti kapar, AKP’ye 60 ile 80 arasında milletvekili kaybettirir ve iktidardan düşürür.”
Emin Çölaşan’ın da mutlulukla başarıya ulaştığını söylediği CHP oylarıyla HDP’yi meclise sokma amacı aslında başarılı olamadı. Çünkü Türk Devleti, bu girişimi yerle bir etti ve teröre destek veren sözde vekilleri hukuken yargıladı ve hüküm giydirdi. Emin Çölaşan HDP’ye kalkan olma görevini aşağıda bahsedeceğimiz tavırlarıyla sürdürdü.
2) Emin Çölaşan 29 Ekim 2015 tarihli “Şimdi cemaati savunma zamanı” başlıklı yazısında HDP’ye oy isteme Doğu ve Güneydoğu illerini tamamen HDP’nin merkezi haline getirme amacını şu şekilde dile getirmişti: “Peki şimdi, bu seçimde ne olacak? Eğer aynı süreç 1 Kasım günü de gerçekleşir, Doğu ve Güneydoğu’yu, ama özellikle de Güneydoğu’yu HDP silmece kazanırsa, gökten ilahlar bile inse AKP’yi kurtarmak mümkün olmaz.”
3) Emin Çölaşan 31 Mayıs 2018 tarihli “HDP olayı” yazısında ise HDP’li vekil olarak adlandırdığı, bugün hepsinin PKK ile ilişiği olduğu belli olan terör yardakçılarının meclise girmesine şu sözlerle önayak olmuştu: “Şimdi bu HDP olayına kulak kabartmak gerekiyor. Bu parti yüzde 10 barajını geçerse ne olur, geçemezse ne olur? Geçerse, yaklaşık 50 milletvekili ile Meclis’e yine girer. Ama geçemezse, o takdirde bu durum kime yarar? Mantık ve bilim “AKP’ye yarar” diyor.
4) Gelen tepkiler üzerine 23 Haziran 2018 tarihli “Yarın son!” yazısında PKK’nın siyasi uzantısı olan HDP’ye oy isteme görevine bu şekilde devam etmişti:
“Şimdi burada seçimin çok önemli olan iki önemli anahtarından da söz etmek gerekiyor.
– İlki, yurtsever ülkücü kesimin büyük bölümünün, “Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarımızın altına aldık” diyen Recep Bey ve partisine oy vermeyeceği kesin. (Devlet Bahçeli elbette hariç!)
– İkincisi, pek çok kişi “Oyum cumhurbaşkanlığında Muharrem Bey’e, ya da Meral Hanım’a” diyor ama sonra ekliyor: “HDP Meclis’e girmeyi başarırsa AKP iktidar olamıyor. Dolayısıyla Meclis seçiminde oyum HDP’yedir” Bu iki şık gerçekleştiği takdirde gerek Recep Bey ve gerekse partisinin kazanma olasılığı daha da azalacaktır.”