Ana Sayfa Yazılar Kılavuz İstemeyen Sona Doğru: 6’lı İttifakların Ortak Yenilgisi

Kılavuz İstemeyen Sona Doğru: 6’lı İttifakların Ortak Yenilgisi

856

İçerisinde ABD’nin yenilgisini kabullenmeyen her siyasi tahlil yanlışa çıkmaya mahkumdur. Tüm cümlelerimizde “Dolar Saltanatı çöküyor” diyoruz. Çünkü ABD; saldırdığı, demokrasi simsarlığı yaptığı tüm mazlum ülkelerde bir bir yenilgiye uğruyor. Türkiye’deki yenilgisini 15 Temmuz Amerikancı-Fetullahçı Darbe girişiminin ordu ve millet omuz omuza bastırmasından başlatabiliriz. Amerikancı hükümetler aracılığıyla politik ve coğrafik sebeplerden ötürü Türkiye ABD’nin en önemli ülkesiydi. Ve Türkiye 15 Temmuz’la birlikte girdiği Yükselen Asya rotasında, terörle mücadeleye hız kesmeden devam etti. Sonuç olarak Türkiye, ABD’nin Rand ve CIA raporlarında “haydut, düşman, tehdit” olarak gösterilen bir ülke haline geldi. ABD, dünyada ABD emperyalizmiyle mücadele eden ülkelerin sınırlarında ve sınır ötesinde krizler yarattı. Bu krizlerle mazlum ülkelerin emperyalizme karşı direnişini kırmak ve mücadelelerini yıpratmak istiyordu. Ancak halkların ABD’yi asıl tehdit olarak benimsemesiyle birlikte, kendi halkını arkasına alan milli hükümetlerin attıkları adımlar ABD’nin kaos planlarını ıskartaya çıkardı. Çin’e ekonomik ambargo arayışları, Afganistan’da 21 yıllık işgali sürdürme çabaları, Kazakistan’da akaryakıt zamları üzerinden renkli devrim denemesi, Ukrayna üzerinden Rusya’yı ve bölgeyi kuşatma ve ekonomisini çökertme girişimleri, Macaristan’da 6’lı masa denemesi başarısızlıkla sonuçlandı. Örnekler arttırılabilir. Ancak gerçek açık; dünyanın hiçbir yerinde emperyalizmle mücadele eden bir ülkede ABD’nin güçlü olması artık mümkün değil. ABD’nin eski tahakkümlerine güvenerek iş birliği yapan kuvvetler yenilgiye uğruyor. En yakın örneğini Macaristan seçimleri olarak gösterebiliriz.

Bu Birlikte Macaristan Halkının Değil Atlantik’in Çıkarları Var

3 Nisan 2022 tarihinde Macaristan halkı sandık başındaydı. Katılımı %68 civarında olan seçimlerden Fidesz-KDNP koalisyonu zaferle çıktı. 1998’de ilk kez Başbakan olmuş Viktor Orban’ın karşısında görülen en geniş 6’lı muhalefet ittifakı olan “Macaristan İçin Birlik” yer alıyordu. 6 muhalefet partisinin oluşturduğu bu ittifakın içerisinde; Demokratik Koalisyonu (DK), Jobbik, Momentum, Macaristan Sosyalist Partisi (MSZP), Macaristan Yeşiller Partisi (LMP) ve Macaristan için Diyalog Partisi’nin (PM) yer aldı. Macaristan’ın ulusal çıkarları için ABD ve Soros Vakıfları’yla mücadele eden Fidesz-KDNP bu savaştan alnının akıyla çıktı. Seçimleri kazanmasının üstüne Orban’ın açıklaması ise Macaristan halkının ne denli kritik bir karar verdiğinin önemli bir örneği. “Bu zaferi, Brüksel diplomatlarıyla, Soros imparatorluğunun bütün para ve enstitüleriyle, uluslararası medyayla ve Ukrayna Devlet Başkanıyla savaşarak kazandık.” Çünkü Fidesz-KDNP koalisyonunun Macaristan İçin Birlik’i yenmesi oy pusulalarında. Ancak oy pusulaların altında bu koalisyon Atlantik’i ve onun ülkesine yerleşmeye çalışan aparatlarını yendi. Muhalefetin neredeyse tamamını oluşturan bu 6’lı ittifakın, kendi ülkesinin bağımsızlığı ve özgürlüğü için mücadele eden Orban liderliğindeki ittifaka karşı yenilgisi Atlantik’e bir darbe daha vurdu. Çünkü yenilen “Macaristan İçin Birlik” değil, Atlantik için birlikti.

Bağımsızlıktan Verilmeyen Taviz Milli Hükümetleri Sağlamlaştırıyor

Atlantik ittifakının Macaristan’da milli kuvvetlere karşı yenilgisi Başbakan Viktor Orban’a karşı saldırıları ve kara propagandayı da beraberinde getirdi. Çünkü Orban’ın deyimiyle Macar Solu, Soros’un Macaristan’daki en kötü en başarısız yatırımıydı. Bu çöken projeyi bir yerlerinden tutarak hala saldırı aracı olarak kullanmayı denemek yine Atlantik’in planlarından biri oldu. Orban’ın sandıktaki beşinci büyük seçim zaferi ardından BBC, Orban’ın AB için bir baş ağrısı olacağını yazdı. Macaristan seçimlerinde iki tarafın olduğunu ifade ederken bu iki tarafın “Macar Putin” ya da “AB” olduğunu belirtti. Özellikle yakın zamanda Orban’ın önderliğinde Macaristan’ın dış politikada ABD’ye karşı aldığı tavra bakacak olursak BBC’nin bu başlığı kullanması ya da AB’nin derin bir endişe içinde olması hiç de şaşırtıcı değil. Çünkü NATO henüz Ukrayna’da kaos planlarının hazırlık aşamasındayken NATO’nun Doğu Avrupa’ya asker yığmaya çalışmasıyla ilgili; Macaristan Dışişleri Bakanı, Macaristan topraklarına daha fazla NATO askerini kabul etmeyeceğini söylemişti. Bölgede kaos ve istikrarsızlık yaratmak isteyen zorba NATO saldırılarının önünde durmuştu. NATO’nun Ukrayna üzerinden saldırıları devam etti. Ve Rusya 2014’ten beri süren Neo-Nazi çetelerinin zulmünü durdurmak ve bölge halklarının refahını sağlamak için askeri operasyon başlattı. Bu operasyonun üstüne de Orban hiçbir ülkenin NATO’ya güvenmemesi gerektiğini söylemişti. Macaristan halkının güvenliği ve devletin bağımsızlığı için gösterdiği dik duruş NATO ve Soros tehdidini doğru belirleyip iktidarını sürdürmesini de sağlamış oluyor.

Soros’un Fonlarını Milletlerin Demir Yumruğu Yerle Bir Ediyor

Orban’ın liderliğinde kurulan Fidesz-KDNP hükümetinin iktidarı sağlamlaştırması sağlayan tek etmeni NATO’yla mücadelesi de değil elbette. Sözde NATO üyesi olup diğer ülkeleri NATO’ya karşı uyarır ve mücadele ederken AB’nin de gözünü korkutuyor. AB’nin üyesi olan ülkelere de çağrı yapmıştı. Macaristan Devlet Radyosu’nda her hafta yaptığı konuşmalarından birinde “Avrupa’da imparatorluk inşa etmek isteyenler ulus devletler yerine imparatorluk düzenini, yani ‘Avrupa Birleşik Devletleri’ istiyor. Biz bunun bir parçası olmak istemiyoruz. Biz, Macaristan’ın Macaristan olarak kalmasını istiyoruz” diyerek ülkesinin bağımsızlığını tehdit eden kim olursa olsun müdafaa edileceğini göstermiş oldu.

Bu perspektifle iktidarı koruyan ve Macaristan’ın 6’lı ittifakına karşı seçimleri kazanan Orban Avrupa Parlamentosu Dışişleri Sözcüsü Kati Piri’yi de “göz yaşlarına boğdu”. Her fırsatta Türkiye’de PKK’ya maddi manevi yardım akıtan belediyelere atanan kayyumların önünde duran, FETÖ’cülerle sarmaş dolaş fotoğraflarını yayımlayan Türkiye düşmanı Kati Piri Orban önderliğindeki Macaristan zaferinin de karşısında konumlanıyor. Seçim sonuçlarının ardından Twitter üzerinden yaptığı paylaşımda Viktor Orban’ın 5. büyük zaferinin derin bir üzüntüyle karşıladığını, Orban’ın zaferinin Macaristan için kötü, AB için çok kötü olduğunu ifade etmişti. Her fırsatta Macaristan halkının kadın-erkek bütünlüğünü ve aile yapısını koruyacağını da belirten Orban’ın Soros-AB destekli LGBT propagandalarını da bitiren açıklamaları seçim zaferiyle birlikte AB için daha büyük bir tehdide dönüştü.

Kökü Dışarıda İttifakların Ortak Kaderi

AB-NATO tehditleriyle mücadele eden ve Atlantik fonlularına karşı sandıkta da zafer kazanan Macaristan’ın kaderi Türkiye’yle ortaktır. Emperyalizmin saldırılarına karşı milli hükümetlerin verdiği savaş Atlantik’in peşi sıra yenilgileriyle sonuçlanmaktadır. Bu yenilgiler daha sinsi, daha vahşi saldırıları beraberinde getirebilir. Ancak uğrattığı her yenilgiden daha da güçlenerek çıkan dünyadaki milli hükümetler zulüm ve sömürü saltanatını yerle bir edecektir. Nitekim Türkiye için de bu seçimin yansımaları şimdiden gözükmektedir. Her fırsatta Türkiye’nin emperyalizme karşı verdiği mücadeleyi zedelemeye çalışan Türkiye’nin 6’lı masasından çıkan program AB’ye uyum adı altında modern mandadan başka bir şeyi vaat etmemektedir. Bu modern mandanın altında; KHK ile ihraç edilen FETÖ ve PKK’lılara özgürlük, açılım süreçlerine geri dönüş, ekonomide AB-ABD’ye tam bağımlılık, Mavi Vatan’dan taviz var. Ülkeler değişse de senaryolar ve kaos planları aynı. Ancak emperyalizmle savaşan hiçbir ülkenin halkı kendi vatanında haydut ABD’nin hükümetlerine geçit vermeyecektir. Tıpkı Macaristan’da olduğu gibi Türkiye’de de milleti ile kader birliğini bozan, ABD ile kader birlikteliği yapan 6’lı Atlantik ittifakın yenilgiye uğrayacağı açıktır. 6 siyasi parti lideri yuvarlak bir masada birleşip Türk halkının önüne sundukları AB-ABD dayatmalarını vatansever Türk halkı buruşturup çöpe attı bile. Sandıklardaki durumu da farklı olmayacaktır. Dünyanın her yerinde olduğu gibi Atlantik kuvvetleri Türkiye’de de mağlup olacaktır.

Mağlup bir taraf varsa galip bir taraf da vardır. Galip tarafa Türkiye cephesi ismini veriyoruz. Türkiye cephesinin öncüsü de Vatan Partisi. Vatan Partisi’nin programı, Amerikan emperyalizminin üzerimize sürdüğü kaos ve işgal planlarını bozguna uğratıyor, uğratmaya devam edecek. Vatan Partisi’nin Üretim Devrimi programı üreten ve birleşen Türkiye’yi kuruyor.

Cemre Nilsu Çatakoğlu

Öncü Gençlik GYK Üyesi, Eskişehir İl Başkanı