Sezer Özseven, Öncü Gençlik MYK Üyesi ve Ankara İl Başkanı
Tümamiral Cihat Yaycı’nın görev yerinin değişmesinin ardından istifa etmesiyle birlikte ODA TV, Veryansın TV haber sitesi, vatansız solcular ve bazı emekli komutanlar tarafından bir “veryansın” başlatıldı. Cihat Yaycı’nın görev yerinin değişmesi sonucunda FETÖ’yle mücadelenin duracağı, Doğu Akdeniz ve Libya’daki çıkarlarımızdan vazgeçileceği gibi FETÖ’cülerin sunduğu argümanlar bu veryansının temelini oluşturuyor. Bu veryansının kaynağı FETÖ, hedefi de Türk devletinin verdiği mücadeledir.
Devlet Aklı Kişilerden Mi İbaret?
Türk devletinin verdiği mücadeleye veryansın edenlere göre bu mücadele bazı kişilerin verdiği bireysel emeğin ürünü. Onlara göre FETÖ’yle mücadelede ve Doğu Akdeniz’de verdiğimiz mücadelede önemli katkıları olan Cihat Yaycı’nın görev yerinin değişmesiyle birlikte FETÖ’nün önü açılmış, Libya mutabakatından vazgeçilmiş oluyor. Çünkü FETÖ’yle Türk devleti değil Cihat Yaycı mücadele ediyor, Doğu Akdeniz’de sınırlarımızı Türk donanması değil elinde tüfeğiyle Kıbrıs açıklarında nöbet tutan Cihat Yaycı koruyor. Cihat Yaycı komutanımızın hem FETÖ’yle mücadele konusunda hem de Doğu Akdeniz’de verdiğimiz mücadelede önemli hizmetleri olmuştur. Ancak burada Cihat Yaycı’yı da aşan bir tavır ortaya konmaktadır.
Eminiz ki bu veryansından Cihat Yaycı da rahatsız olacak ve Türk devletinin tüm gücüyle bu mücadelenin sürdürücüsü olduğunun tespitini yapacaktır. Ancak veryansıncılar için bunun da bir önemi yok. Onlara göre Türk devleti er ya da geç bu mücadeleden vazgeçecek. Çünkü “siyasal islamın fıtratında bu var”. (Siyasal islamın fıtratında emperyalizmle uzlaşmanın olup olmaması ayrı bir yazının konusu ancak bugün somut durumda onların “siyasal islam” olarak tanımladıkları AK Parti iktidarının kimi sözde Atatürkçüden, laikten daha sağlam bir biçimde emperyalizmle mücadele mevziinde durduğunu görüyoruz.)
Popülist Taktik Değil Devlet Siyaseti
AK Parti’nin emperyalizmle mücadele mevziinde kendilerinden daha sağlam durduğunu hazmedemeyen veryansıncılar her fırsatı değerlendirmeye çalışıyorlar. İktidar içerisindeki her çelişkide iktidarı paçasından tutup emperyalizmin yanına fırlatmanın fırsatını arıyorlar. Çelişki yok mu? Önemli değil. Olmayan çelişkiler yaratıyorlar. Yeter ki iktidar bu mücadeleden vazgeçsin. O zaman rahatça muhalefet edebilecekler. O zaman “biz size demiştik” diyebilecekler.
Veryansıncıların kavrayamadıkları en önemli nokta Mavi Vatan siyasetlerinin, FETÖ’yle mücadelenin popülist bir taktik değil bir devlet siyaseti olduğudur. Bu siyasetler belli kişiler tarafından değil devletin tüm güçleri seferber edilerek yürütülmektedir. Yine 2018 yılının sonunda Metin Temel’in görev yerinin değişmesiyle birlikte başlatılan veryansın Türk ordusunun Suriye’nin kuzeyinde daha kararlı adımların atılmasıyla bozguna uğramıştı. Çünkü Türkiye’nin PYD’yi temizleme siyaseti sadece Metin Temel komutanımızın değil esas olarak Türk devletinin bir siyasetiydi.
Sorumsuz Veryansıncılık
Kendi fikirlerine duydukları büyük aşkla gözleri kör olan veryansıncılar ne üzerlerindeki aydın sorumluluğunu ne de Türk devletinin emperyalizmle mücadele siyasetlerine karşı olan sorumluluklarını fark edebiliyorlar. Veryansıncıların Cihat Yaycı’nın görev yerinin değişmesiyle birlikte yaptıkları propaganda istenerek veya istenmeyerek savaşan ordunun moralini bozmayı hedeflemektedir.
Her vatansever aydın söylediği sözlerin doğuracağı sonuçlardan sorumludur. Bu sebeple vatansever bir aydın veryansın edemez. Söylediği şeylerin enini sonunu düşünür. Ancak mahallemizin veryansıncılarında -adı üzerinde- bu sorumluluğu göremiyoruz. Devletin verdiği mücadeleye bütünlüklü bir şekilde kavrayamamak, kişiler üzerinden öznel değerlendirmeler yapmak sonuçta bu sorumsuz tavrı doğuruyor.
Bağımsız Aydın Sorumsuzluğu
Veryansıncıların sorumsuzluğunun en önemli kaçış noktası da “bağımsız aydıncılık.” “Biz bağımsız aydınlarız”, “Kimsenin disiplini altında değiliz”, “Kimsenin fikirlerine biat etmiyoruz” cümlelerini söyleyenler bunu bir marifetmiş gibi sunuyorlar. Peki gerçekten de bağımsız olabiliyorlar mı? Gerçekten de “kimsenin fikirlerine biat etmiyorlar” mı? FETÖ’cülerle aynı cepheden Türk ordusunun savaşma iradesini kırmaya çalışanlar gerçekten de kimseye biat etmiyorlar mı? Her gördükleri yalan habere bodoslama atlayanlar “kimsenin siyasetlerinden etkilenmemiş” mi oluyorlar? Adalet yürüyüşlerinde CHP’lilerle birlikte bonzai çektiklerinde, Ekrem İmamoğlu’nun bisikletinin arkasına bağladığı uçurtmanın peşinden koştuklarında “bağımsız aydınlıklarını” hatırlamayanlar onlara aydın sorumluluğuyla hareket etmelerini gerektiğini hatırlatan Vatan Partisi’yle karşılaştıklarında mı bağımsızlıklarını hatırlıyorlar? ‘’Bağımsız aydın’’ veryansıncıların rahat rahat sorumsuz davranabilmeleri için kendilerini inandırdıkları bir masaldan başka bir şey değildir.
Kibirlerinin Kölesi Olanlar
Bağımsız aydın tavrı aşılmaz bir kibri de beraberinde getirmektedir. Bu tip aydınlara eleştiri getirmek de mümkün değildir. Çünkü kendi fikirlerinden oluşturduğu kibir dağları her şeyin üstündedir. Hiçbir disiplin ve sorumluluğun o dağları aşması mümkün değildir. Onlara hatırlatılan disiplin ve sorumluluk duygusu o dağları hedef almaktadır. Bu yüzden bu hatırlatmalardan rahatsız olmaktadırlar. En büyük gayeleri haklı çıkabilmek ve “ben demiştim” diyebilmektir. Ancak bunu dedikleri zaman bile sorumluluk almaya yanaşmayacak ve o kibir dağının üzerine yeni katmanlar ekleyeceklerdir. İşte sorumsuz ve kibirli aydının çıkmazı da tam olarak burada düğümlenmektedir ve o aydının bu kibri yıkmadan o düğümü çözmesi de mümkün değildir.
Aydınlık Gazetesi’nin Sorumluluğu
Aydınlık Gazetesi bugün veryansıncıları rahatsız eden manifesto niteliğinde bir manşetle çıktı. “Mavi Vatanda Kararlılık: Denizde Kurmay Kadro Sağlam”. Rahatsızlık Aydınlık’ın veryansın etmemesinden kaynaklanıyor. İstiyorlar ki Aydınlık da veryansıncılar gibi moral bozan bir propagandanın aracı olsun. Ancak bugün Türkiye’nin tüm milli kuvvetlerinin savaşan ordunun moralini yüksek tutmak gibi bir asli görevi vardır ve bu görevi zedeleyen tüm propagandalar düşmanın lehinedir. İşte bu sorumluluk Aydınlık Gazetesi’ne bu manşeti attırmış ve bir mevzi yaratmıştır. Bu mevzide savaşmak tüm sorumlu aydınların boynunun borcudur.
oncugenclik.org.tr