Ana Sayfa Manşet SİYONİZME BAŞKALDIRININ ADI: İNTİFADA

SİYONİZME BAŞKALDIRININ ADI: İNTİFADA

1719

Katil İsrail, Doğu Kudüs’te tüm dünyanın gözü önünde bütün kutsal değerleri ayaklar altına aldı. İsrail, sadece günahsız mazlum Filistinlilere değil, bütün insanlığa ateş açtı. Demir Kubbelerinin ardına sığınıp modern silahları ile silahsız sivilleri öldürme konusunda uzman olan İsrail’in, bünyesinde dünden bugüne dek insani bir değerin kırıntısına bile rastlanmamıştır. Katil İsrail bu cesareti ve vahşiliği dünyadaki tüm organize terörist faaliyetlerin hamisi olan ABD’den almaktadır. Özellikle eski ABD Başkanı Trump’ın hazırladığı Yüzyılın Anlaşması ve Biden’ın ABD Başkanı olmasıyla dile getirilen America is Back” (Amerika geri dönüyor) stratejisiyle İsrail daha da saldırganlaşıyor ama o çok güvendiği, sırtını yasladığı ABD’nin yenildiği Batı Asya’da İsrail’in kaybetmekten başka şansı yoktur. Çünkü Batı Asya’daki devletler direniyor, Türkiye, İran, Irak işbirliği ABD ve İsrail’in Kürdistan adı altında ikinci İsrail kurulmasını önledi, Azerbaycan Karabağ’da kazandı, Suriye, ülkesini bölmeye çalışan ABD’nin piyonları PKK/PYD’yle savaşıyor, Filistin halkı, 73 yıldır zulme karşı aslanlar gibi direniyor üçüncü İntifada’nın ateşini yakıyor.

İsrail devletinin 1948 yılında kuruluşundan bu yana Filistin halkı kanıyla, gözyaşıyla vatanlarının üzerinde Siyonist bir devlete karşı yurtsuz kalmamak için dünyanın gözü önünde kahramanca mücadele ediyor. Ramazan ayının son günlerinde Siyonist İsrail polisinin, Kudüs’te Mescid-i Aksa’da namazı kılan cemaate saldırmasının ardından Filistin’de üçüncü intifada (Halk ayaklanması) sürecinin ayak sesleri geliyor. Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Yaser Arafat’ın çocuk generalleri büyüdüler ve bu sefer çocuklarıyla yine direnişin en önünde korkusuzca, bombalara ve mermilere rağmen bir adım geri atmadan, savaşıyorlar.

BİRİNCİ İNTİFADA

Birinci İntifanın kıvılcımı 9 Aralık 1987’de Gazze’de bir grup genç tarafından tutuşturulmuştu. Bir İsrail askeri aracının sivillerin üzerine sürerek dört kişinin ölümüne neden olması olayları başlattı. Olayın ardında Filistinli kadınlar ve gençler; tüm halk, İsrail askerlerine karşı ellerine ne geçirdilerse onlarla saldırdılar. Gazze’de bu olayı protesto eden göstericilerin üzerine ateş açılmasıyla daha da hız kazanan gösteriler, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ün çeşitli bölgelerinde de benzer saldırıların yaşanması sonrası İsrail işgaline karşı kitlesel bir halk ayaklanmasına dönüştü. Filistin halkı yıllardır çektiği acı ve ızdırabı sokaklara dökülerek modern silahlara karşı taş ve sapanla kendi davalarına ve sorunlarına sahip çıktılar. Bu çabanın sarf edilmesiyle İntifada, Filistin halkını ve örgütlerini de birleştirdi. Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ), Halk Cephesi (El Fetih), Hamas ve İslami Cihad gibi örgütler bir araya gelerek, Birleşmiş Ulusal Liderliği (UNLU)’ni kurdu. İntifada bu birliğin yönetiminde yönlendirildi ve Filistin iç siyasetinde de yeni bir kilometre taşı yerleşmiş oldu.

İntifada, Siyonistlerin bölgeyi işgal ettiğinden beri gerçekleşen ayaklanma hareketlerinden bir hayli farklıdır. İsrail’in işgali altındaki Gazze ve Batı Şeria’da gerçek mermi kullanan İsrail askerlerine karşı taş ve sapan kullanan neredeyse top yekun bir direnişin hakim olduğu, direnişi yerel önderlerin örgütlediği, hiçbir Filistin örgütün diğerini suçlamadığı, herkesin birbirini desteklediği, İntifada’nın birlik halinde Filistin halkının varlığını, mücadelesini tüm dünyaya duyurmasıdır. İntifada da yer alan halk, düşüncelerindeki farklılıktan ziyade Siyonist işgali altında, ekonomik, sosyal ve her alanda sıkıştırılmaya, yalnızlaştırılmaya karşı bağımsızlık mücadelesinin temelinde birleşmişlerdir.

Batı Şeria ve Gazze’deki intifada başarıları, öncüleri, amaçları ve hedefleri itibariyle kendilerine bağımsız bir Filistin devletinin kuruluşuna giden yolu açacak, geleceğini belirleme hakkını elde edecek bir siyasi çözüm süreci olarak görülmüş ve halkı örgütlü mücadele etrafında birleştirmeyi hedeflemiştir. 1988’de Gazze’de dağıtılmış bir bildiride; “Genel iş bırakma eylemini desteklemek için kurulan komitelere hala katılmadınız mı? Çevrenizde oluşturulan milli komitelerin içerisinde hala yer almadınız mı? Eğer bulunduğunuz yerde böyle bir komite mevcut değilse, o halde onları kurmak ve çevrenizdeki insanları içerisinde toplamak için girişimi siz başlatın!”. Bu bildirilerle halkın örgütlenmesini sağlanmış böylelikle ayaklanma fikri bütün halk tabanına yayılarak, kitle mücadelesinin biçimlenmesine katkı sağlamaya çalışmışlardır.

İsrail işgaline karşı 1987’de Filistin halkının başlattığı “Birinci İntifada”, Ağustos 1993’te Filistin Özerk Yönetimi’nin kabul edildiği Oslo Anlaşması’nın imzalanmasıyla sona ermiştir.

Başlangıçta Filistin halkının ayağa kalkmasıyla başlayan intifada, tarihi sonuçlar doğurmuştur. İntifada şimdiye kadar Filistin topraklarında hiç kimsenin sağlayamadığı geniş bir alan ve halk kitlesine ulaşmış, bağımsız bir Filistin devleti ilan etmenin önünü açmıştır. İntifada, Filistin’de ilk kez bu kadar büyük çaplı ulusal bir bilinç yarattı. Filistin sorununu uluslararası zeminde önemli bir gündem maddesi yaptı ve Filistin halkının haklılığını dünyaya kabul ettirdi. Filistinliler, ilk defa İsrail-Filistin sorununda iki taraf olduğunu gösterdi. İsrail ve ABD ilk defa geri atmak zorunda kaldı.

TAŞ VE SAPANDAN FÜZELERE GEÇİŞ: EL-AKSA İNTİFADASI

Filistin halkı, Birinci İntifada’dan sonra başlayan barış müzakereleri ile birlikte sağlanacağını düşündüğü birçok kazanımı elde edememişti. İsrail’le Filistin arasında ABD gözetimciliğinde sürdürülen barış görüşmelerinin, gerçekte İsrail’in daha önce işgallerle gasp ettiği yerleri masa başında yasallaştırmaya çalışmasından başka bir şey değildi. Müzakereler devam ederken İsrail, Filistin topraklarındaki yerleşimci işgalini ve saldırılarını arttırarak devam ediyordu. 28 Eylül 2000 tarihinde muhalefet lideri olan daha sonraları İsrail Başbakanı olacak Ariel Şaron, Doğu Kudüs’te, Yahudilerin adım atmalarının bile yasak olduğu, Müslümanların kutsal mekanı Harem Ül-Şerif’e girme cüretini gösterdi. Bu ziyaret, Filistinlilerin protestolarını tetikledi.

Bu olaydan sonra çıkan çatışmalarda, iki ateş arasında kalan Filistinli silahsız bir baba ve oğlunun kendilerini ateşten korumaya çalışırken İsrail askerlerinin doğrudan ateşine maruz kaldı. 11 yaşındaki oğlunun babasının tüm çabalarına rağmen TV kameralarının önünde öldürülmesi, Filistin toplumunu çileden çıkardı ve yıllarca sürecek olan ikinci intifadanın, diğer ismiyle El-Aksa intifadasının başlangıcı oldu. İsrail askerlerince şehit edilen 11 yaşındaki Filistinli Muhammed Durra El-Aksa İntifadasının sembolü oldu.

Birincisinde olduğu gibi İkinci İntifada’nın da taşıyıcı gücü Filistin gençliğiydi. Özellikle direniş örgütleri arasında çıkan anlaşmazlıklılara rağmen intifadanın asıl motoru Filistin gençliğinin önderlik ettiği Halk Komiteleriydi. Halk Komiteleri bir yanıyla propaganda görevleri üstlenirken, diğer yandan İsrail’in kuşatma ve aç bırakma taktiğini boşa çıkarmak için zorunlu ihtiyaçlarını kitlelerin yarattığı dayanışma hareketi ile çözerek intifadanın sürmesini sağladı.

Birinci İntifada’da taş ve sapan kullanan Filistinli direnişçiler, İkinci İntifada’da İsrail’e karşı kendi imkanlarıyla ürettikleri füzeleri kullandı. İkinci İntifada ile bize silah verin yakarışları yerini kendi imkanlarıyla silah satın alma veya doğrudan teçhizat üretime iradesine bıraktı. Filistin halkı intifadasıyla, insan ve iradenin belirleyici olduğunu, İsrail’in karşı konulamaz denilen askeri ve teknolojik üstünlüğüyle boy ölçüşebileceğini ortaya koymuştur.

El Aksa İntifadası, 8 Şubat 2005 yılında Ariel Şaron ve Mahmud Abbas’ın katıldığı Sharm ek-Sheikh Zirvesi ile sona ermiştir.

İNTİFADA BUGÜN DE DEVAM EDİYOR

8 Mayıs’ta, Mescid-i Aksa’da başlayan olayların ardından İsrail, yine Filistin halkına yönelik saldırılarını arttırırken, İsrail polisi çocukları, kadınları ve yaşlıları ne olursa olsun yüzlerce Filistinliyi yaraladı ve onlarca insanı şehit etti. Filistinlileri evlerinden zorla tahliye etti. Filistin halkı yıllardır İsrail Siyonizmine ve onun hamisi ABD emperyalizmine karşı onurlu bir şekilde silahıyla, sapanıyla, kanıyla direniyor. Bugün Filistin halkı sokaklarda, şehirlerde sadece Gazze ve Batı Şeria değil, Yahudi nüfusun ağırlıklı olduğu, İsrail’in tam denetiminde olan şehirlerde de intifada ateşini yakıyor. Daha önceki intifadaların aksine bu kez direniş hareketleri ortak bir askeri eşgüdüm merkezi kurdular. Hamas, İslami Cihad, FHKC kararları birlikte alıyor ve uyguluyor. Direniş güçlerinin füzeleri İsrail’in geçilmez denilen “Demir Kubbe”sini yıkıyor. Filistin, halkıyla, direniş güçleriyle hep birlikte tüm güçleriyle direniyor. Kahraman Filistinliler üzerlerine düşeni fazlasıyla yapıyor.

İsrail’i durdurmak ve işgali püskürtmek için koşulların olgunlaştığı tarihi bir anın eşiğindeyiz. Artık ABD emperyalizmini ve İsrail Siyonizmini durdurma mücadelesini sadece Filistin halkına bırakılamaz. Filistin’deki acımasız ve vahşi İsrail saldırılarını kınayan açıklamalar İsrail için laf-ı güzaftan öteye geçememektedir. Silahıyla gelene silahla karşılık vermek, hamisiyle kavgaya gelene dostlarla cevap vermek esastır. Ülkemize ve bölgemize uzatılan her namlunun arkasından ABD ve İsrail çıkmaktadır. Batı Asya’da bu emperyalist ve Siyonist ittifakına karşı tek başarılı formül vardır o da Batı Asya ülkelerinin ortak mücadelesidir. Bu mücadele formülü Türkiye ve Azerbaycan, Rusya ile birlikte Ermenistan’ın Karabağ işgaline son vermiştir. Türkiye, İran ve Irak, ABD ve İsrail’in Kürdistan planı bozguna uğratmıştır. İşte bu formül Filistin halkının bağımsızlık mücadelesini daha da perçinleyecektir. Filistin halkının mücadelesi ve kararlığı Türkiye önderliğinde Batı Asya ülkelerinin siyasal, ekonomik ve askerî işbirliği ve desteği ile Bağımsız Filistin Devleti kurulacaktır. Filistin halkının, emperyalizme ve Siyonizme karşı yaktığı üçüncü intifada ateşi tüm mazlumların intifadasıdır.

Ekrem Yurdusev
Öncü Gençlik Konya İl Başkanı, GYK Üyesi

.