Türkiye büyük bir eşiği atlama noktasına geldi. Türkiye tarihinde ilk defa milletimizin %90’nından fazlası ABD’ye karşı tavır alıyor ve NATO’dan çıkalım diyor. Türk milleti Atlantik sisteminin üzerimizde yarattığı tahribatı artık omuzlarında taşımak istemiyor.
Türkiye NATO’dan çıkmanın eşiğine gelmişken, tam da böylesine tarihi bir karar alacakken, Türkiye’yi NATO içinde tutmak için ortaya atılan ABD menşeili bazı safsatalar büyük bir sinsilikle işleniyor.
ATLANTİK MÜFREDATÇILARI
Ükemizin 1945’lerden itibaren 70 yıl içinde bulunduğu Atlantik sistemi, milletimize ABD üfürmelerini dayattı. ABD’yi yenilmez güç olarak gören, NATO’yu savunma örgütü olarak gösteren bu model, Atlantik müfredatıyla yaratılmaya çalışıldı. Askeri okullarımız ve üniversitelerimiz dahil o müfredatla tasarlandı. Atlantik müfredatı, gönüllü veya maaşlı şekilde Atlantik sistemini savunacak elemanlar da yarattı. Bu sinsilikler de beynini ABD’ye teslim etmiş Atlantik müfredatçılarından çıkıyor.
BU KADAR YILDIR NATO ÜYESİ DEĞİL MİYDİK
Bu sinsiliğin başını, “NATO’dan çıkarsak ABD bize saldırır” öcüsü çekiyor. Öcü diyoruz çünkü bir çocuk misali koca Türk milletini kendilerince korkutmaya çalışıyorlar.
Bu öcüyü neresinden tutsanız elinizde kalıyor. ABD’nin şuan bize saldırmadığını iddia etmesi mi dersiniz, Türkiye’ye güvensizlik mi dersiniz, dünyayı görmemek mi dersiniz…
ABD’nin Türkiye’ye saldırması için Türkiye’nin NATO’dan çıkması mı gerekiyor? ABD bugün Türkiye’ye saldırmıyor mu? ABD on yıllardır bize saldırırken Türkiye, NATO üyesi değil miydi?
Her şeyin başında ABD, Kore’de savaşı körüklerken Türkiye’yi de ateşe atmadı mı? Hiç alakamız olmayan topraklarda ABD emelleri uğruna 845 Mehmetçiğimizi şehit vermedik mi? Daha NATO’ya girerken bile ABD saldırısına maruz kaldık.
6-7 Eylül olayları, 12 Mart ve 12 Eylül darbeleri, 1 Mayıs 1977 katliamı ABD saldırısı değil mi? Bu tertipler, Türkiye’yi Atlantik sistemine sıkı sıkıya bağlamak, ABD için güvenli bir liman oluşturmak için yapılmadı mı?
Türkiye 1974’te Kıbrıs’ta yaşayan canlarımızı korumak için Barış Harekatı başlatınca ABD ambargosu Türkiye’ye dayatılmadı mı? Bu bir saldırı değil mi?
Yukarıda da yazdığımız üzere 12 Eylül 1980’de ABD’nin çocukları Türkiye’yi sindirmek için eşi görülmemiş bir darbe yapmadılar mı? Türkiye ekonomisini tamamıyla ABD’ye bağlayan ve tam bağımsızlığımızı çökertecek olan 24 Ocak Kararlarını silah zoruyla uygulamadılar mı? Bu bir saldırı değil mi?
Abdi İpekçi’leri, Bahriye Üçok’ları, Muammer Aksoy’ları, Uğur Mumcu’ları, Eşref Bitlis’leri, Turan Dursun’ları, Ahmet Taner Kışlalı’ları, Necip Hablemitoğlu’ları; ABD’ye karşı mücadele eden aydınlarımızı, komutanlarımızı hain suikastlerle şehit etmediler mi? Bu bir saldırı değil mi?
Kemal Derviş’i, 2001 krizinin ardından Türkiye’nin dört bir yanını ABD’ye teslim etmek üzere ADB’den Türkiye’ye göndermediler mi? Hala onun ceremelerini çekmiyor muyuz? Bu bir saldırı değil mi?
FETÖ gladyosu eliyle tertipledikleri Ergenkon ve Balyoz kumpaslarıyla, ABD emperyalizmine direnen en büyük iki kuvvet olan Türk Silahlı Kuvvetlerini ve Vatan Partisini hedef almadılar mı? Bu kurumların Başkanları dahil tüm liderlerini Silivri’ye atmadılar mı? Türkiye’nin ABD planlarına karşı direnç kaynaklarını kurutmak istemediler mi? Bundan ala saldırı olur mu?
15 Temmuz 2016 gecesi, milletin uçakları ve helikopterleriyle milletin üstüne bombalar yağdırmadılar mı? Milletin tankını milletin üstüne sürmediler mi? Alnı pak, namuslu, tertemiz Ömer Halisdemir komutanımızı vücüduna hain mermilerini yağdırmadılar mı? Kontollerindeki İncirlik Üssü’nden FETÖ eliyle yaptıkları darbe girişimini yönetmediler mi, daha öncesinde orada planlamadılar mı? Bu da mı saldırı değil?
Darbe girişimi sonrasında kaos ve güvensizlik ortamı yaratmak için şehirlemizde bombalar patlatmadılar mı? Ankara’da, İstanbul’da, Kayseri’de ve birçok şehrimizde canlarımızı bizden koparmadılar mı? Bu bir saldırı değil mi?
PKK’ya binlerce tır silah vermediler mi? Mehmetçiğimize yöneltilen namluların şarjörlerini doldurmadılar mı? Eren Bülbül’ler, Fethi Sekin’ler, Bedirhan bebekler o şarjörlerdeki mermilerle şehit olmadı mı? Bu bir saldırı değil mi?
“Darbeyle yapamadığımızı kaos ve kargaşayla yaparız” diyerek, ABD derin devletine bağlı çalışan Rand Corporation’un raporlarında, Türkiye’de hükümeti devirmek için kaos yaratacaklarını, bu doğrultuda da muhalefeti destekleyeceklerini yazmadılar mı? Bu bir saldırı değil mi?
Bu liste uzar gider. En göz önünde olanları yazmakla yetiniyoruz. ABD, NATO üyesi Türkiye’ye on yıllardır saldırıyor. Ama NATO’culara göre, Türkiye NATO’dan çıkarsa ABD bize saldırır. NATO’cular, ABD için bulunmaz nimet olsa gerek…
TÜRKİYE’YE GÜVENSİZLİK
Bundan 100 yıl önce, kendi işbirlikçi hükümeti dahil yedi düvele, Anadolu’nun orta yerinde, 34 kişilik bir toplantı sonucunda, “Milletin istikbalini yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır” diyerek meydan okumuş bir milletin evlatlarıyız. Emperyalizme karşı Sovyetler Birliği başta olmak üzere komşularıyla ve dostlarıyla ittifak kurarak savaşmış ve zafer kazanmış bir ülkenin, bir Ordunun mirasçılarıyız. Zorlukları bir bir aşmış, Anadolu ve Trakya’yı var etmiş, emperyalist tehditleri bozguna uğratmış bir halkın çocuklarıyız.
Bize hangi çılgın, “NATO olmazsa yaşayamayız” dedirtebilir, şaşarım! Dağları yırtan, enginlere sığmayan Türk milletini hangi haddini bilmez böyle aşağılayabilir?
Türkiye’yi ilmek ilmek kuşatan, bağımsızlığımıza göz diken, Mehmetçiğimizi şehit eden, Atatürk’ümüzü ve Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ı düşman cephesine koyan NATO’yla mı var olacağız?
Bu fikirler, Türkiye’ye güvensizliğin dışa vurumudur. Aynı zamanda Doğu Akdeniz’de hakkını yedirmeyen, Kıbrıs’ı gözügibi koruyan, içeride ve dışarıda terörün belini kıran Mehmetçiğe de güvensizliktir.
Buna ek olarak bu cılız görüşler, Türkiye’nin ittifak birikimini de görmemektedir. Kurtuluş Savaşlarımızı birlikte yaptığımız Rusya, güney komşumuz ve bizim gibi ABD amborgalarıyla boğuşan İran, yıllardır ABD’ye direnen ve sonunda zafer kazanan Suriye, canımız Azerbaycan, yeni dünyanın bizimle birlikte öncülerinden Çin Halk Cumhuriyeti, Türk Cumhuriyetleri… Hepsi Türkiye’yle birliktedir, aynı cephededir. Dünyanın geleceğinde NATO değil, bu ülkeler vardır. Şangay İşbirliği Örgütü, BRICS yeni dünyanın kuruluş meyveleridir.
NATO’nun içindeyken, bu yeni dünyanın öncüleriyle tam anlamıyla el ele veremeyiz. Yeni dünyada hak ettiğimiz lider konuma erişemeyiz.
NATO’DAN ÇIKALIM!
İşin özü, Türkiye NATO’da kaldıkça ABD, Türkiye’ye saldırır. Çünkü Türkiye NATO’da kaldıkça ABD’ye top yekün baş kaldıramaz. Türkiye NATO’dan çıktığı gün, NATO’nun çöktüğü gündür. Fransız Cumhurbaşkanının dediği gibi beyin ölümü gerçekleşen NATO’dan çıkalım! Ekonomisyle, siyasetiyle, askeriyesi ve toplumsal hayatıyla Tam Bağımsız Türkiye’yi kuralım!
Türkiye’de “NATO’dan Çıkalım” diyen tek parti Vatan Partisi’dir. Demek ki Türkiye’nin geleceğinde hükümette olması en kesin parti Vatan Partisi’dir. Çünkü dünya da Türkiye de hayatın akışına ters gidemez. Hayat Atlantik sistemine karşı Asya’ya doğru akıyor, nefes alıyor. Türkiye’de de NATO’cuların iktidar olma şansı artık bulunmuyor. ABD/NATO’ya karşı kim Türkiye’nin başını dik tutar, Türk milletini onurlu yaşatırsa o hükümet olur.
Her günümüzün bayram coşkusuyla yaşanması için, Vatan Partisi’nin başlattığı, “NATO’dan Çıkalım” imza kampanyasına imza atalım, başı dik ve onurlu bir Türkiye’ye tuğla koyalım!
Büyük Türk milletinin ve İslam aleminin bayramını kutluyoruz.
Ata Ogün Kaplan
Vatan Partisi Öncü Gençlik Genel Başkan Yardımcısı